Hikaye ve masal denildiğinde herkesin ilk aklına gelen isim olan Jean de La
Fontaine 1621 yılında Fransada dünyaya gözlerini açtı. Fabl türünde verdiği eserlerle ün kazanıp hayatımıza bu şekilde girmiş olan yazar zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.
Çok dindar bir aileye mensuptur.Bu nedenle o zamanda zengin ve dindar olan aileler çocuklarını Papaz okullarına gönderme geleneğine sahiptiler. Jean de La Fontaine ise ailesinin aksine dindar biri olmadığından lise döneminde klise ile bağını koparmıştır. Bu nedenle papaz okulu yerine Hukuk fakültesine gitmeyi istemiş ve Paris’te Hukuk Eğitimi almıştır.
Okul hayatı boyunca başarılı bir öğrenci olamamıştır.Bu nedenle gençlik yıllarında farklı farklı bir çok işle uğraşmıştır.Bunlardan biride babasından öğrendiği orman işidir.Fakat bu karışıklığın ortasında yaşamını hiç bir zaman düzene sokamamıştır.Daima dağınık bir yaşam sürmüştür.
Daha öncede söylediğimiz gibi fabl tarzı eserler veren La Fontaine’in hayatı 1673 yılında Madam de la Sabliere ile tanışıp onun himayesine girmesiyle olmuştur. Madam de la Sabliere sayesinde felsefeciler, ilim adamları ve yazarlarla tanışma fırsatı yakalamış ve bu sayede bugün hepimizin aklında kalan eserleri yazmaya o dönemde başlamıştır.
Jean de La Fontaine eserleri bizim için çok tanıdık ve bildik olan Dede korkut hikayeleriyle çok büyük benzerlikler göstermektedir.Tıpkı oradaki hikayelerde olduğu gibi kişileştirme ve konuşturma sanatlarını çok etkili olarak kullanmıştır. Hikayelerinde ve masallarında hayvanları konuşturarak okuyucularına ahlaki yönden öğütler vermiştir.
Yaptığı şey ilk etapta tam olarak anlaşılamamış olsada o bu şekilde yazmaktan vazgeçmemiş ve o hepimizin bildiği hikayeleri bize kadar ulaştırmayı bu sayede başarmıştır. Eserlerinde sade ve açık bir dil kullanmıştır. Bunun tabiki en büyük nedeni okuyucu kitlesinin çocuklar olmasıydı. O dönemde yaşayan çağdaşları bu nedenle onu masal yazarı olarak kabul ediyorlardı.
Fabllarında en çok adı geçen hayvanlar ise, eşek,kurt, horoz ,tilki ve aslandır. Hikayelerinde genel olarak hayvanları konuşturuyor olmakla birlikte zaman zaman halktan köylü insanlarıda hikayelerine konu etmiştir.Hikayelerinde her daim hayvanları kullanarak iyi ve kötü üstüne örnekler vermiş ,yapılan kötülüklerin yanlış olduğunu bu şekilde öğretmeyi amaçlamıştır.
Jean de La Fontaine oldukça sıkı çalışarak Fransız ve Dünya edebiyatına 238 adet fabl tarzında masal kazandırmıştır. Bu masallar, 12 adet kitapta toplanmıştır.
Şiire de ayrı bir önem veren yazar nakaratları olan uzun şiirler yazmıştır. Yazmış olduğu “Contes “ adındaki şiirli hikayeleri sayesinde, Fransız Akademisine kabul edilmiştir. Dünya üzerinde eserleri birçok dile çevrilen Jean de La Fontaine 1695 yılında hayata gözlerini yummuştur.
Fontaine 1621 yılında Fransada dünyaya gözlerini açtı. Fabl türünde verdiği eserlerle ün kazanıp hayatımıza bu şekilde girmiş olan yazar zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.
Çok dindar bir aileye mensuptur.Bu nedenle o zamanda zengin ve dindar olan aileler çocuklarını Papaz okullarına gönderme geleneğine sahiptiler. Jean de La Fontaine ise ailesinin aksine dindar biri olmadığından lise döneminde klise ile bağını koparmıştır. Bu nedenle papaz okulu yerine Hukuk fakültesine gitmeyi istemiş ve Paris’te Hukuk Eğitimi almıştır.
Okul hayatı boyunca başarılı bir öğrenci olamamıştır.Bu nedenle gençlik yıllarında farklı farklı bir çok işle uğraşmıştır.Bunlardan biride babasından öğrendiği orman işidir.Fakat bu karışıklığın ortasında yaşamını hiç bir zaman düzene sokamamıştır.Daima dağınık bir yaşam sürmüştür.
Daha öncede söylediğimiz gibi fabl tarzı eserler veren La Fontaine’in hayatı 1673 yılında Madam de la Sabliere ile tanışıp onun himayesine girmesiyle olmuştur. Madam de la Sabliere sayesinde felsefeciler, ilim adamları ve yazarlarla tanışma fırsatı yakalamış ve bu sayede bugün hepimizin aklında kalan eserleri yazmaya o dönemde başlamıştır.
Jean de La Fontaine eserleri bizim için çok tanıdık ve bildik olan Dede korkut hikayeleriyle çok büyük benzerlikler göstermektedir.Tıpkı oradaki hikayelerde olduğu gibi kişileştirme ve konuşturma sanatlarını çok etkili olarak kullanmıştır. Hikayelerinde ve masallarında hayvanları konuşturarak okuyucularına ahlaki yönden öğütler vermiştir.
Fabllarında en çok adı geçen hayvanlar ise, eşek,kurt, horoz ,tilki ve aslandır. Hikayelerinde genel olarak hayvanları konuşturuyor olmakla birlikte zaman zaman halktan köylü insanlarıda hikayelerine konu etmiştir.Hikayelerinde her daim hayvanları kullanarak iyi ve kötü üstüne örnekler vermiş ,yapılan kötülüklerin yanlış olduğunu bu şekilde öğretmeyi amaçlamıştır.
Jean de La Fontaine oldukça sıkı çalışarak Fransız ve Dünya edebiyatına 238 adet fabl tarzında masal kazandırmıştır. Bu masallar, 12 adet kitapta toplanmıştır.
Şiire de ayrı bir önem veren yazar nakaratları olan uzun şiirler yazmıştır. Yazmış olduğu “Contes “ adındaki şiirli hikayeleri sayesinde, Fransız Akademisine kabul edilmiştir. Dünya üzerinde eserleri birçok dile çevrilen Jean de La Fontaine 1695 yılında hayata gözlerini yummuştur.