BEHÇET HASTALIĞI NEDİR? BELİRTİLERİ VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Behçet hastalığı, 1937 yılında bir Türk doktoru olan Hulusi Behçet tarafından teşhis edildiğinden hastalığa onun adı verilmiştir. Bu nedenle tüm dümyada Behçet yada Behçet sendoromu olarak tanımlanır. Göz, deri ,ağız ve genital ülserlerle, eklem, damar ve sinir sistemi bölgelerinde başlayan ve neden  olduğu belli olmayan vücutta yer alan bazı kan damarlarının iltihaplanmasına yol açan, çok fazla  görülmeyen bir bağışıklık sistemi hastalığıdır.
Dünya’da görülme olasılığı belli bir yayılma göstermişse de daha öncede belirttiğimiz gibi çok fazla görülen bir hastalık değildir. Fakat bununla birlikte Uzak Doğu , Orta Doğu ve Akdenize kıyısı olan ülkelerde görülme olasılığı daha fazladır. Türkiye, Çin, Fas, İran, İsrail,Tunus, Japonya, Kore gibi ülkelerde daha da fazla görülür ancak Türkiye, İsrail ve Japonya’da görülen vaka sayısı bahsi geçen diğer ülkelere oranla vaka sayısı daha fazladır.

Hastalığın belli bir nedeni var mıdır?

Behçet hastalığının ne yazıkki neden olduğu günümüzde dahi hala tam olarak bilinememektedir. Yapılan araştırmalar sonrasında bilim adamları hastalığın az bir olasılıklada olsa kalıtımsal olarak geçebildiğini tespit etmişlerdir. Bu durum tam bir netlik kazanmamış olsada üzerinde fazlasıyla durulmuştur.Bir diğer yaygın görüşte behçet hastalığına dışardan bir vürüs sebebiyle olabileceği noktasındadır. Ama yinede hastalıkta genetik yatkınlığın olduğu görüşü yaygındır.

Behçet hastalığı bulaşıcımıdır ?

Behçet hastalığı kesinlikle bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu nedenle etrafında ki insanlara geçmesi mümkün değildir. fakat hastalığın oluşmaması için herhangi bir tedavi yöntemi  şimdilik bulunamamıştır.

Hastalığın belirtileri nelerdir?

Hastalığın kendine has bir takım belirtileri vardır. Gelelim bu belirtilere,

1)    Deri tutulumu: Kişilerde ergenlik döneminden sonra görülenleri sivilceye benzer doku bozulmaları olur. Ergenlik öncesinde ise ciltten kabarık olarak oluşan, yapısal olarak sert, bacakların üstlerinde görülen kırmızı renkli doku bozulması şeklindedir.

2)    Ağızda tekrarlayan yaralar: Bu belirtiye genel olarak hastaların tamamında rastlanılmaktadır. Hastaların yarısından fazlasında karşılaşılan ilk bulgudur. Yaralar ilk başta küçük olmalarına rağmen büyüyebilir. Bu süre  az ve orta derecede acılıdır.Bu yaralar yüzünden beslenme ihtiyaçlarını karşılarken kişilerin zorlanmasına neden olmaktadır.
3)    Cinsel organ yaraları: Erkek hastalarda daha çok peniste ve testis torbasında görülür.Düzeldikten sonra kalıcı bir iz bırakır. Kadınlarda hastalıkdan  dış genital organlar etkilenir ve tıpkı ağızda çıkan yaralara benzer yaralar oluşur.

4)    Eklem tutulumu: Eklemlerde hastalık birkaç hafta sürebilir.Fakat etkinin kalıcı olduğu görülmemiştir. El, ayak bilekleri, diz ve dirsek eklemleri hastalık yüzünden etkilenerek iltihaplanır.

5)    Nörolojik tutulum: Küçük yaştaki hastalarda görülmektedir. Baş ağrısı ve sara nöbeti  bulguları dikkatle incelenmelidir.

6)    Damar tutulumu: Bacakların baldır kısmındaki toplardamarlar şişer ve kişinin şiddetli ağrı biçiminde acılar yaşamasına neden olur.

7)    Göz tutulumu: Gözlerde yaşanması çok ciddi sonuçlara neden olmaktadır.Bu sebeple hastalığın çok önceden tespit edilmesi gerekmektdir. Hastalık kişide başladıktan sonra üç yıl içinde gözlerde alevlenme şeklinde yanma başlar .Bu istenmeyen durum kronik bir şekilde sürekli devam eder. Gözler hem arka hem de ön taraftan tutulur.Ve bu yüzden kişinin görme kaybı yaşamasına neden olur.

8)    Gastrointestinal: Bağırsaklarda yaralar ülserler meydana gelir.

Hastalığın Teşhis ve tedavisi nasıl yapılır?

Behçet hastalığının tedavi süresi kişiden kişiye ve hastalığın derecesine göre değişkenlik gösterir. Doktorlar kişiyi iyileştirmek için Kolşisin ve benzer ilaçlar kullanır. Eğer hastalık ilerlemiş ve vücuttaki önemli organları da etkilemeye başlamışsa o zaman yüksek dozda azatioprin, siklosiporin ve kortizon gibi ilaçları hastaya vererek iyileşmesi için her türlü yöntem denenir.