Amyotrofik Lateral Skleroz, son yıllar da en fazla karşılaşılan hastalıkların başında yer almaktadır. Hastalığın temelinde nörolojik sorunlar yatmaktadır. Motor sinir hücrelerinin eksikliğinden veya aşırı oranda azalmasından kaynaklanan bu hastalık, beyine son derece zarar vermektedir. Ancak bu hastalık beyin hücrelerine zarar vermesine rağmen bilinç kaybına veya bellek yitimine neden olmaz.
Günümüzde doktorların en fazla karşılaştığı vakalardan biri olmakta ve yaşamı olumsuz derecede etkilemektedir. Bu hastalık, ne yazık ki çok hızlı bir şekilde yayılmakta ve buna bağlı olarak birçok organın faaliyetinin durmasına sebep olmaktadır. Tıp dünyasında ALS olarak kısaltılan ve bu isim ile anılan vaka, tehlikeli ve korkulması gereken bir hastalık olarak kabul görmektedir. Bu rahatsızlık çeşitli aşamalar halinde ortaya çıkar ve her süreçte kişi daha fazla acı çeker ve zarar görür.
Hastalık ilk olarak 1939 yılında Lou Gehrig adlı bir sporcunun yaşadığı belirtiler sonucu teşhis edilmiş ve hastalığa onun adı verilmiştir. Zaman içerisinde tüm dünya da duyulmuştur. Yıldan yıla daha fazla görülmeye başlayan hastalık, çağımızın en salgın ve tedavisi güç olan hastalığı olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Genetik olmasının yanı sıra değişik faktörlerden de ortaya çıkabilmektedir. Fakat asıl sebebinin neye dayandığı net olarak bulunamamıştır. Çünkü hastalığın oluş sebebi kişiden kişiye değişkenlik göstermektedir. Bugüne kadar görülen kişilerin orta yaş da olduğu bir hastalık türüdür. Kalıtımsal olma olasılığı çok yüksek olarak kabul edilse de herkesin bu hastalığa yakalanma riski büyüktür.
Tarımla uğraşan ve ağır işte çalışanlarda görülme riski fazladır. Kalıtımsal, bağışıklık siteminde düzensizlik , cinsiyet, sigara tüketimi, askerlik yapmak, kurşuna maruz kalmak, yaş, gibi etkenler, bu hastalığa neden oluşturabilmektedir.
Amyotrofik Lateral Skleroz rahatsızlığına sahip kişilerde zaman içinde sosyal yaşamdan kopma, ilgisizlik, çekingenlik, içine kapanıklık, uyku problemi, toplum içerisinde kabul görmeyen davranışlarda bulunma, duygularda hızlı değişim, çevreye uyumda zorlanma gibi olumsuzluklar da bu hastalığın psikolojik belirtileridir. Kişi, nefes almada zorlanır, işitme ve konuşma konusunda sıkıntı çeker. Hatta zamanla bu yetisini tamamen kaybeder. Çenede oluşan reflekslerde aşırı artış, baş parmağın yukarı doğru kalkık hal alması, göz seğirmeleri gibi olgular, hastalığın en belirgin işaretleri arasında yer almaktadır. Bu yüzden bu belirtilerin yaşanması durumunda hemen bir doktora başvurulmalıdır. Hastalık kişiden kişiye farklılık gösterdiği için tüm belirtiler dikkate alınmalıdır.
Günümüzde doktorların en fazla karşılaştığı vakalardan biri olmakta ve yaşamı olumsuz derecede etkilemektedir. Bu hastalık, ne yazık ki çok hızlı bir şekilde yayılmakta ve buna bağlı olarak birçok organın faaliyetinin durmasına sebep olmaktadır. Tıp dünyasında ALS olarak kısaltılan ve bu isim ile anılan vaka, tehlikeli ve korkulması gereken bir hastalık olarak kabul görmektedir. Bu rahatsızlık çeşitli aşamalar halinde ortaya çıkar ve her süreçte kişi daha fazla acı çeker ve zarar görür.
Hastalık ilk olarak 1939 yılında Lou Gehrig adlı bir sporcunun yaşadığı belirtiler sonucu teşhis edilmiş ve hastalığa onun adı verilmiştir. Zaman içerisinde tüm dünya da duyulmuştur. Yıldan yıla daha fazla görülmeye başlayan hastalık, çağımızın en salgın ve tedavisi güç olan hastalığı olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Genetik olmasının yanı sıra değişik faktörlerden de ortaya çıkabilmektedir. Fakat asıl sebebinin neye dayandığı net olarak bulunamamıştır. Çünkü hastalığın oluş sebebi kişiden kişiye değişkenlik göstermektedir. Bugüne kadar görülen kişilerin orta yaş da olduğu bir hastalık türüdür. Kalıtımsal olma olasılığı çok yüksek olarak kabul edilse de herkesin bu hastalığa yakalanma riski büyüktür.
Tarımla uğraşan ve ağır işte çalışanlarda görülme riski fazladır. Kalıtımsal, bağışıklık siteminde düzensizlik , cinsiyet, sigara tüketimi, askerlik yapmak, kurşuna maruz kalmak, yaş, gibi etkenler, bu hastalığa neden oluşturabilmektedir.