Enerji nedir?, kısaca maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan güç olarak tanımlanmaktadır. Yani hareket için enerji enerji için de hareket gerekmektedir.
Dünya enerji ihtiyacının % 95 gibi bir kısmını karşılayan kömür, petrol, doğalgaz, linyit, asfaltit olarak bilinen fosil yakıtlar , nükleer enerji ve su gücü (hidrolik) günümüzün geleneksel enerji kaynaklarıdır.
Ülkemiz de birincil enerji kaynaklarını tüketimin paylarına bakacak olursak; petrol: %39, kömür ve linyit %27, doğal gaz % 21, HES ve diğer yenilenebilir (biyoatıklar, jeotermal): % 13 olup, ne yazık ki bu tüketimin % 70’i ithalatla karşılanmaktadır.
Yüksek oranda kullanılmalarına rağmen mevcut kaynakların sınırlı olması ve çevreye verdikleri zarar yüzünden daha güvenli, mevcut kaynakları tüketmeyen, yenilenebilir, çevre ve canlı yaşamı olumsuz etkilemeyecek enerji kaynaklarından faydalanma zorunluluğu ve isteği doğmuştur. Bu bilindik enerji kaynakları dışındaki kaynaklar alternatif enerji kaynakları olarak tanımlanmaktadır.
Şimdi hep birlikte bu enerji kaynaklarını inceleyelim,
Rüzgâr Enerjisi
Son zamanlarda en çok gelişen ve tercih edilen alternatif enerji kaynağı rüzgâr enerjisidir. Çünkü bu enerji hem bedava hem de temizdir. Bu nedenle çevreye hiç bir zararı dokunmaz. Üstelik rüzgâr santrallerinin işletme anlamında maliyeti de oldukça düşüktür. Tek olumsuz yanı rüzgâr santrallerinin yapım maliyetinin oldukça pahalı olmasıdır.
Ayrıca rüzgâr türbinleri son yıllarda karalar yerine kıyıya yakın yerlerde kurulup boyları da uzatılarak daha fazla verim alınmaya başlanmıştır.
Güneş Enerjisi
Güneş dünyanın ilk oluşumundan beri dünyamıza sürekli radyasyon şeklinde enerjisini göndermektedir. Bu sayede hem dünyamızı ısıtır, hem de bu sayede bitkilerin fotosentez yapmasını sağlar. Tüm atmosfer olayları, rüzgâr, yağmur, bulutlar hepsi güneşin her yeri farklı ısıtmasından kaynaklanır. Rüzgâr enerjisi, hidro enerji ve fosil yakıtlardan elde ettiğimiz tüm enerjiyi güneşe borçluyuz.
Ama ne yazıkki hala alternatif enerji kaynağı olan güneşten yeterince yararlanmamaktayız. Oysaki uygun bir mimari ve evlerin üzerine yerleştirilen özel bir sistemle evlerimizde hem suyun hem de evlerin ısınması sağlanabilir. Ayrıca bu ısı enerjisinden yararlanarak elektrik bile üretebiliriz. Fakat aklımızdan çıkarmamız gereken şey güneş ve rüzgâr santrallerinin ancak güneş ve rüzgâr varken çalışacağıdır.
Jeotermal Enerji Kaynakları
Yerkürenin magma adını verdiğimiz erimiş sıvı kütlesi büyük bir enerji deposu olarak görülebilir. Lakin bu enerji kaynağından yararlanmak hem teknolojik hem de ekonomik açıdan nerdeyse mümkün değildir. Ama buna rağmen yer kabuğunun birçok yerinde yüzeye yakın sıcak bölgeler vardır. Bu sıcak noktalara kadar inebilen yeraltı suları bulundukları yerin sıcaklığına göre yüksek basıncın da etkisiyle çözebildiği kayaları ve mineralleri çözerek yüksek sıcaklıkta buhar ve sıcak su kaynağı olarak yeryüzüne ulaşır. Yeraltı sularının bulunmadığı sıcak su bölgelerine özel bir sistemle gaz ve su gönderilerek bu ısı enerjisinin yeryüzüne ulaşması da zaman zaman sağlanmaktadır. Her iki türlü de elde edilen enerji jeotermal enerji adı altında ticari enerjilere alternatif yararlanma enerji olarak tanımlanır. Jeotermal enerji elektrik üretiminde, sera ve konut ısıtmasında ayrıca su hamamlarında da kullanılmaktadır.
Ülkemizde enerji üretimi ve tüketimi konusunda nelere dikkat etmeliyiz,
• İlk dikkat edilmesi gereken nokta bilinçli tüketim konusudur. Toplum bu konuda bilinçlendirilmeli israfın önüne geçmeli ve kaçak kullanımın önüne geçmeliyiz.
• Enerji kullanımında dışa bağımlılığı en aza indirip yerli tüketimi arttırmalıyız.
• Enerji üretiminde önceliğimiz en ucuz ve çevreye en az zarar veren, hatta mümkünse hiç zarar vermeyen doğa dostu üretim tekniklerine dayalı enerji üretimi olmalıdır.
• Enerji üretmek uğruna doğaya ve çevreye zarar vermemeliyiz. Öncelikli amacımız doğal çevreye zarar vermemek olmalıdır.
• Rüzgâr jeotermal, güneş vb. enerjiler üzerinde daha fazla çalışma yapılmalı ve bu konudaki üretimler desteklenmelidir. Ayrıca bu anlamdaki bilimsel araştırmalar da desteklenmelidir.
ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI NELERDİR?
Elektrik, kinetik, ısı, ışık potansiyel ve kimyasal enerji hep enerjinin değişik şekilleri olarak tanımlanır. En büyük enerji kaynağı güneştir. Güneş dışında rüzgâr, ateş, su ve jeotermal kaynaklardan enerji üretilmektedir.Dünya enerji ihtiyacının % 95 gibi bir kısmını karşılayan kömür, petrol, doğalgaz, linyit, asfaltit olarak bilinen fosil yakıtlar , nükleer enerji ve su gücü (hidrolik) günümüzün geleneksel enerji kaynaklarıdır.
Ülkemiz de birincil enerji kaynaklarını tüketimin paylarına bakacak olursak; petrol: %39, kömür ve linyit %27, doğal gaz % 21, HES ve diğer yenilenebilir (biyoatıklar, jeotermal): % 13 olup, ne yazık ki bu tüketimin % 70’i ithalatla karşılanmaktadır.
Yüksek oranda kullanılmalarına rağmen mevcut kaynakların sınırlı olması ve çevreye verdikleri zarar yüzünden daha güvenli, mevcut kaynakları tüketmeyen, yenilenebilir, çevre ve canlı yaşamı olumsuz etkilemeyecek enerji kaynaklarından faydalanma zorunluluğu ve isteği doğmuştur. Bu bilindik enerji kaynakları dışındaki kaynaklar alternatif enerji kaynakları olarak tanımlanmaktadır.
Şimdi hep birlikte bu enerji kaynaklarını inceleyelim,
Rüzgâr Enerjisi
Son zamanlarda en çok gelişen ve tercih edilen alternatif enerji kaynağı rüzgâr enerjisidir. Çünkü bu enerji hem bedava hem de temizdir. Bu nedenle çevreye hiç bir zararı dokunmaz. Üstelik rüzgâr santrallerinin işletme anlamında maliyeti de oldukça düşüktür. Tek olumsuz yanı rüzgâr santrallerinin yapım maliyetinin oldukça pahalı olmasıdır.
Ayrıca rüzgâr türbinleri son yıllarda karalar yerine kıyıya yakın yerlerde kurulup boyları da uzatılarak daha fazla verim alınmaya başlanmıştır.
Güneş Enerjisi
Güneş dünyanın ilk oluşumundan beri dünyamıza sürekli radyasyon şeklinde enerjisini göndermektedir. Bu sayede hem dünyamızı ısıtır, hem de bu sayede bitkilerin fotosentez yapmasını sağlar. Tüm atmosfer olayları, rüzgâr, yağmur, bulutlar hepsi güneşin her yeri farklı ısıtmasından kaynaklanır. Rüzgâr enerjisi, hidro enerji ve fosil yakıtlardan elde ettiğimiz tüm enerjiyi güneşe borçluyuz.
Ama ne yazıkki hala alternatif enerji kaynağı olan güneşten yeterince yararlanmamaktayız. Oysaki uygun bir mimari ve evlerin üzerine yerleştirilen özel bir sistemle evlerimizde hem suyun hem de evlerin ısınması sağlanabilir. Ayrıca bu ısı enerjisinden yararlanarak elektrik bile üretebiliriz. Fakat aklımızdan çıkarmamız gereken şey güneş ve rüzgâr santrallerinin ancak güneş ve rüzgâr varken çalışacağıdır.
Yerkürenin magma adını verdiğimiz erimiş sıvı kütlesi büyük bir enerji deposu olarak görülebilir. Lakin bu enerji kaynağından yararlanmak hem teknolojik hem de ekonomik açıdan nerdeyse mümkün değildir. Ama buna rağmen yer kabuğunun birçok yerinde yüzeye yakın sıcak bölgeler vardır. Bu sıcak noktalara kadar inebilen yeraltı suları bulundukları yerin sıcaklığına göre yüksek basıncın da etkisiyle çözebildiği kayaları ve mineralleri çözerek yüksek sıcaklıkta buhar ve sıcak su kaynağı olarak yeryüzüne ulaşır. Yeraltı sularının bulunmadığı sıcak su bölgelerine özel bir sistemle gaz ve su gönderilerek bu ısı enerjisinin yeryüzüne ulaşması da zaman zaman sağlanmaktadır. Her iki türlü de elde edilen enerji jeotermal enerji adı altında ticari enerjilere alternatif yararlanma enerji olarak tanımlanır. Jeotermal enerji elektrik üretiminde, sera ve konut ısıtmasında ayrıca su hamamlarında da kullanılmaktadır.
Ülkemizde enerji üretimi ve tüketimi konusunda nelere dikkat etmeliyiz,
• İlk dikkat edilmesi gereken nokta bilinçli tüketim konusudur. Toplum bu konuda bilinçlendirilmeli israfın önüne geçmeli ve kaçak kullanımın önüne geçmeliyiz.
• Enerji kullanımında dışa bağımlılığı en aza indirip yerli tüketimi arttırmalıyız.
• Enerji üretiminde önceliğimiz en ucuz ve çevreye en az zarar veren, hatta mümkünse hiç zarar vermeyen doğa dostu üretim tekniklerine dayalı enerji üretimi olmalıdır.
• Enerji üretmek uğruna doğaya ve çevreye zarar vermemeliyiz. Öncelikli amacımız doğal çevreye zarar vermemek olmalıdır.
• Rüzgâr jeotermal, güneş vb. enerjiler üzerinde daha fazla çalışma yapılmalı ve bu konudaki üretimler desteklenmelidir. Ayrıca bu anlamdaki bilimsel araştırmalar da desteklenmelidir.