Kolon kanserinin her yaşta görülme riski olsa da en sık 50 yaşından sonra gözlenmektedir. Cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde ise tüm kanserler arasında kolon kanseri kadınlarda ikinci, erkeklerde üçüncü sırada yer almaktadır.
Halk arasında “kalın bağırsak” olarak bilinen ve sindirim sisteminin en son kısmında yer alan bölgede gelişen bir hastalık olan kolon kanseri, yaşamı boyunca her 20 kişiden 1’inde görülmektedir.
Kolon ve rektum, sindirim sisteminin birer parçasıdır. Kalın bağırsak, ince bağırsaktan sonra gelen organlardır ve ortalama 1,5 m uzunluğundadır. Ters dönmüş U harfi şeklinde karnın sağ alt tarafından kör bağırsak ile başlar, yukarı çıkar ve karaciğer altından dönüş yaparak karnı yatay geçer. Sol üst köşede yerleşen dalağın altına gelir ve yine bir dönüş yaparak sol taraftan aşağı doğru yönelerek rektumla birleşir.
Rektum, ortalama 15 cm uzunluğunda ve kalın bağırsağın genişlemesi sonucu oluşan sindirim sisteminin son kısmıdır. Ailesinde daha önce kolorektal kanser görülen kişinin kanser riski fazladır. Kalıtsal genetik faktörler, risk oranını arttırır. Hem kalın bağırsakta bulunan ailevi adenomatöz polipleri, hem de Lynch sendromu olarak da bilinen herediter (aileden çocuklara geçen, ailesel) polip dışı kolorektal kanseri, kolon kanseri riskini arttırır. Genetik kolorektal kanserler hastalığın sadece %5-10’u oluşturmasına rağmen, bu genetik faktörleri taşıyan insanların hastalanma yaşı diğer kolon kanseri hastalardan daha gençtir ve daha fazla yaşamsal risk taşımaktadır.
Herediter polip dışı kolorektal kanseri (Lynch Sendromu), genetik kolorektal kanserlerin en yaygın olanıdır. Birbirine uyumsuz DNA eşleşmeleri sonucu, kalıtsal gen mutasyonu ile oluşur. Bu tür gen mutasyonu ile endometriyum (dölyatağı iç zarı), yumurtalık, ince bağırsak, ureter (idrar yolu) ve renal pelvis (böbrek havuzcuğu) kanseri oluşumuna yatkınlık görülür.
Kolon kanserinin oluşumunda; aşırı yağlı, kırmızı et ağırlıklı beslenme, şişmanlık, sigara ve alkol tüketiminin yanı sıra polipler etkilidir. Tarama kolonoskopileri sırasında kalın bağırsakta polip görüldüğünde kanserleşmeden alınarak hastalığın önlenmesi mümkün olmaktadır. Kadınlarda meme ve yumurtalık kanseri hikayesi bulunması da bu kişilerde kolon kanseri riskini artırmaktadır. Meme ve yumurtalık kanseri olan kişilerde de 50 yaşını beklemeden kolon kanseri açısından tarama yapılması önerilmektedir.
Kaynakça : Robbins – patoloji
Klınisyen tıp kitapevleri-Patoloji cilt1-2
Halk arasında “kalın bağırsak” olarak bilinen ve sindirim sisteminin en son kısmında yer alan bölgede gelişen bir hastalık olan kolon kanseri, yaşamı boyunca her 20 kişiden 1’inde görülmektedir.
Kolon ve rektum, sindirim sisteminin birer parçasıdır. Kalın bağırsak, ince bağırsaktan sonra gelen organlardır ve ortalama 1,5 m uzunluğundadır. Ters dönmüş U harfi şeklinde karnın sağ alt tarafından kör bağırsak ile başlar, yukarı çıkar ve karaciğer altından dönüş yaparak karnı yatay geçer. Sol üst köşede yerleşen dalağın altına gelir ve yine bir dönüş yaparak sol taraftan aşağı doğru yönelerek rektumla birleşir.
Rektum, ortalama 15 cm uzunluğunda ve kalın bağırsağın genişlemesi sonucu oluşan sindirim sisteminin son kısmıdır. Ailesinde daha önce kolorektal kanser görülen kişinin kanser riski fazladır. Kalıtsal genetik faktörler, risk oranını arttırır. Hem kalın bağırsakta bulunan ailevi adenomatöz polipleri, hem de Lynch sendromu olarak da bilinen herediter (aileden çocuklara geçen, ailesel) polip dışı kolorektal kanseri, kolon kanseri riskini arttırır. Genetik kolorektal kanserler hastalığın sadece %5-10’u oluşturmasına rağmen, bu genetik faktörleri taşıyan insanların hastalanma yaşı diğer kolon kanseri hastalardan daha gençtir ve daha fazla yaşamsal risk taşımaktadır.
Herediter polip dışı kolorektal kanseri (Lynch Sendromu), genetik kolorektal kanserlerin en yaygın olanıdır. Birbirine uyumsuz DNA eşleşmeleri sonucu, kalıtsal gen mutasyonu ile oluşur. Bu tür gen mutasyonu ile endometriyum (dölyatağı iç zarı), yumurtalık, ince bağırsak, ureter (idrar yolu) ve renal pelvis (böbrek havuzcuğu) kanseri oluşumuna yatkınlık görülür.
Kolon kanserinin oluşumunda; aşırı yağlı, kırmızı et ağırlıklı beslenme, şişmanlık, sigara ve alkol tüketiminin yanı sıra polipler etkilidir. Tarama kolonoskopileri sırasında kalın bağırsakta polip görüldüğünde kanserleşmeden alınarak hastalığın önlenmesi mümkün olmaktadır. Kadınlarda meme ve yumurtalık kanseri hikayesi bulunması da bu kişilerde kolon kanseri riskini artırmaktadır. Meme ve yumurtalık kanseri olan kişilerde de 50 yaşını beklemeden kolon kanseri açısından tarama yapılması önerilmektedir.
Kaynakça : Robbins – patoloji
Klınisyen tıp kitapevleri-Patoloji cilt1-2