Güzellik; beğeniyi ifade eder. İnsanların gözüne hoş, eksiksiz ve olması gereken gibi görünür. Her zaman güzel olanın bir adım önde olduğu düşünülür. Yüzü güzel onlarca insana fırsat kapıları açılır. Televizyonda, seminerlerde, satış reyonlarında insanları etkilemek için güzel insanlar kullanılır. Peki bu yanılgı nereden geliyor hiç düşündünüz mü?
Güzel olanın iyi olduğunu düşünüyoruz. Bize fırsatlar sunacağını, mutlu edeceğini umut ediyoruz. Ama hiçbiri gerçekleşmediği zaman yine güzel olanı suçlamıyoruz, hatayı kendimizde arıyoruz. Ne ara bu kadar dış görünüş sevdalısı olduk?
Güzel olan kötüdür demiyorum. Ama her zaman iyi değildir. Mor renkli, beyaz kurdeleli ve pembe çiçeklerle süslü bir çikolata kutusu düşünün. İnsanın ağzını sulandırıyor, diyette olan da diyeti bozma isteği uyandırıyor. Gören herkes onun inanılmaz lezzetli, mutluluk duygusunu harekete geçirecek olduğunu hayal ediyor.
Daha tadına bakmadan, dokunmadan bile dış görünüşüne kapılıp gidiyoruz çoğumuz. Peki kutuyu açtığımız zaman hayal ettiğimiz o lezzetli çikolata toplarıyla karşılamazsak ne olur? Birisinin bize kamera şakası yaptığını, ona inanacak kadar sözüm meclisten dışarı “aptal” olduğumuzu düşünürüz öyle değil mi?
Kutuyu açtığımız zaman içinin bomboş olduğunu gördük. Belki kendi halimize güldük, belki kızdık. Ama bir şekilde duygularımız alt üst oldu.
İçi Boş Olan Şeyler de Güzel Midir?
Çikolata kutusu örneğinde olduğu gibi böyle bir şeyle karşılaştığımız da kendimize kızabiliriz, gülebiliriz veya çok azımız bu konudan kendine ders çıkarabilir. Güzel olduğunu düşündüğümüz bir şeyin aslında içinin bomboş olduğunu gördüğümüzde vakit kaydı olduğunu anlamamız gerekir. Kitaplar, vitrinler veya en önemlisi insanlar…
Nasıl Ders Çıkabiliriz?
Size güzel insanlardan uzak durun demiyorum. Onları tanıyın, tanımaya çalışın. Unutmayın, bu dünyada her şeyin tersi mümkün. Ancak tanıdıkça dış görünüşe göre değil, bilgisine göre yargılayın. Size katacaklarına bakın. Sizi yönlendirdiği yerlere dikkat edin. Artık maalesef her an tetikte olmalıyız. Güzel olanın içini görmeden ona kanmayın. Hayatınızın odak noktası yapmayın. Bu ilişkide üzülen sadece siz olursunuz. Bunu sakın unutmayın!
Güzel olanın iyi olduğunu düşünüyoruz. Bize fırsatlar sunacağını, mutlu edeceğini umut ediyoruz. Ama hiçbiri gerçekleşmediği zaman yine güzel olanı suçlamıyoruz, hatayı kendimizde arıyoruz. Ne ara bu kadar dış görünüş sevdalısı olduk?
Güzel olan kötüdür demiyorum. Ama her zaman iyi değildir. Mor renkli, beyaz kurdeleli ve pembe çiçeklerle süslü bir çikolata kutusu düşünün. İnsanın ağzını sulandırıyor, diyette olan da diyeti bozma isteği uyandırıyor. Gören herkes onun inanılmaz lezzetli, mutluluk duygusunu harekete geçirecek olduğunu hayal ediyor.
Daha tadına bakmadan, dokunmadan bile dış görünüşüne kapılıp gidiyoruz çoğumuz. Peki kutuyu açtığımız zaman hayal ettiğimiz o lezzetli çikolata toplarıyla karşılamazsak ne olur? Birisinin bize kamera şakası yaptığını, ona inanacak kadar sözüm meclisten dışarı “aptal” olduğumuzu düşünürüz öyle değil mi?
Kutuyu açtığımız zaman içinin bomboş olduğunu gördük. Belki kendi halimize güldük, belki kızdık. Ama bir şekilde duygularımız alt üst oldu.
İçi Boş Olan Şeyler de Güzel Midir?
Çikolata kutusu örneğinde olduğu gibi böyle bir şeyle karşılaştığımız da kendimize kızabiliriz, gülebiliriz veya çok azımız bu konudan kendine ders çıkarabilir. Güzel olduğunu düşündüğümüz bir şeyin aslında içinin bomboş olduğunu gördüğümüzde vakit kaydı olduğunu anlamamız gerekir. Kitaplar, vitrinler veya en önemlisi insanlar…
Nasıl Ders Çıkabiliriz?
Size güzel insanlardan uzak durun demiyorum. Onları tanıyın, tanımaya çalışın. Unutmayın, bu dünyada her şeyin tersi mümkün. Ancak tanıdıkça dış görünüşe göre değil, bilgisine göre yargılayın. Size katacaklarına bakın. Sizi yönlendirdiği yerlere dikkat edin. Artık maalesef her an tetikte olmalıyız. Güzel olanın içini görmeden ona kanmayın. Hayatınızın odak noktası yapmayın. Bu ilişkide üzülen sadece siz olursunuz. Bunu sakın unutmayın!